• 1958 doğumlu, almanya'nın önemli çocuk fantazi edebiyatı yazarı. tintenwelt üçlemesi (tintenherz, tintenblut ve tintentod), drachenreiter ve herr der diebe kitaplarından bir kaçıdır.
  • dilimize "mürekkep yürek, mürekkep dünya ve mürekkep ölüm" isimleriyle çevrilen fantastik üçlemenin yazarıdır. (bkz: tintenwelt) cornelia funke'a almanya'nın j.k.rowling'i de denir.

    hem fantastik hem de çok karakterli bir anlatıyı inandırıcı kılmak ve tutarsızlıklar olmadan yönetmek çok büyük bir beceri ister. ben funke'un burada rowling'in yanında solda sıfır kaldığını düşünüyorum. tintenwelt üçlemesinin genel olarak hikayesi ve karakterleri en az rowling'inkiler kadar iyi fakat funke bu hikayeyi dile dökmekte yetersiz kalmış gibi. nitekim ilk kitabın epey maliyetli sinema uyarlaması da (bkz: inkheart) hikayedeki tutarsızlıklar sebebiyle başarılı bulunmamış. aynı seriyi rowling yazsaydı ortaya harry potter kadar ses getirecek bir şey çıkardı diye düşünmeden edemiyor insan. yine de çok çok sevdiğim bir seridir. ilk kitap çok daha iyidir ama ikinci ve üçüncü kitaplar biraz sıkıcı ve ağır gider. çocuklar ve ergenler için fazla ağır, gençler ve yetişkinler için ise oldukça az bulduğum bir seri olsa da funke'un dünyasına bakılmaya kesinlikle değer diye düşünüyorum.
  • almanların pek bayıldığı bir çocuk yazarı ve aynı zamanda da illüstratör. çarpıcı bir sanatçı kişiliği olduğunu kabul ediyorum. röportajlarını dinlemek çok keyifli. hotel matze podcastinin de geçen yıl en sevilen bölümlerinden biri kendisinin konuk olduğu bu bölüm olmuş. kişisel deneyimlerine bakış biçimi, sanatçı ve hikayeci olma konusundaki iyimserliği, başka illüstratörler için art residency sağlaması gibi şeyler çok hoş.

    ama hem kendi hayatını anlatırkenki halinde hem de kitaplarındaki üslubunde biraz ağır, tumturaklı gelen bir yanı var. bazen çok bayıyor beni. şu ara almancamı geliştirmek için çocuk ve genç kitapları okuyorum, mürekkep yürek'in konseptini küçükken çok sevdiğim için bir de orijinal dilinde okumak istedim. cidden baydı bir noktada. sonra reckless'ı okudum, ki ona türkçe okuyuşumda bayılmıştım, o da hatırladığım kadar iyi gelmedi. keyifliydi, ama müthiş değildi.

    bazı kalıpları ve teknikleri fazla fazla kullanıyor. karakterin kendisiyle konuşan iç sesi mesela, reckless'ta gereksiz derecede fazla. çocuğun içinde sürekli "öyle yapma jakob, böyle yap jakob, bu ne saçmalık jakob" diye vır vır konuşan bi ses var sanki. yahu iç düşüncelerim böyle bi sese bürünse, bana ilk adımla hitap etse ben çok rahatsız olurum. cornelia funke kendisinden bahsederken de yapıyor bunu bazen, iç sesini konuşturuyor. iyi hoş, tek kişi yapınca iyi ama karakterlerine bunu aktarması biraz tatsız. karakterin değil cornelia'nın sesini duyuyoruz.

    bir diğer gözüme batan şey de "eine kleine ewigkeit" (küçük bir sonsuzluk) kalıbını çok kullanması oldu. bunu başka yazarların kitaplarında da gördüm, o yüzden almancada sık başvurulan bir edebi kullanım olduğunu zannediyorum. ne var ki funke suyunu çıkarmış. mürekkep yürek'te bütün karakterler bir şeyleri "küçük bir sonsuzluk" boyunca yapıyor. küçük bir sonsuzluk boyunca durdu, küçük bir sonsuzluk sonra başını çevirdi vs vs. bir kere, iki kere olunca tamam ama her şey küçük bir sonsuzluk ile tasvir edilince ben de kitabı okurken benim de içim küçük bir sonsuzluk geçmişçesine sıkılıyor... üretkenliğini ve başka sanatçılara desteğini takdir etsem de başka güncel alman çocuk yazarlarının uluslararası olarak bu derecede popüler olamaması beni şaşırtıyor.
hesabın var mı? giriş yap